Elektrik Borçlarına Yönelik İcra Takipleri

Elektrik piyasasının etkin ve verimli olarak hizmet verebilmesi için her şeyden önce lisans sahibi elektrik şirketlerinin verimli bir şekilde çalışmaları borçlarını ödeyebilecek ve alacaklarını tahsil edebilecek durumda olmaları gerekir. Bu durumu göz önünde tutarak elektrik piyasalarında abonelik sözleşmelerinden doğan alacakların tahsili İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin uygulamasıyla sağlanır. Ülkemiz ekonomisinde her zaman ödeme güçlüğüne düşen enerji tüketicileri olacaktır. Bu yazı ile amaçlanan alacaklı ile borçlu tüketicilerin arasındaki hassas dengeyi gözeten, öngörülebilir ve şeffaf alacak takip süreçlerinin enerji piyasalarında oluşmasına katkı sağlamaktır.

Ülkemiz ekonomik durumu ve işsizlik oranlarının giderek artması borç alacak ilişkisini olumsuz yönde etkileyerek hukuksal anlaşmazlıkların çoğalmasına neden olmaktadır. Fatura üreten enerji şirketleri son ödeme vadesinde tahsil edemediği alacak için önce bir uyarı ile aboneye 5 gün süre vererek borcun ödenmesini talep eder ve tahsilat olmadığı halde de enerjiyi keser. Elektrik kesildikten sonra ilgili borç güvence bedelinden mahsup edilir. Bazı durumlarda borç güvence bedelini karşılamayabilir. Bu gibi durumlarda lisans sahibi enerji şirketi alacağın tahsili için yasal yollara başvurabilir. Buraya kadar her şey mevzuat ile düzenlenmişken bu aşamadan sonra enerji sektöründe kabul edilmesi zor olaylar ile karşılaşabiliyoruz.

Bu yazımız ile en çok sıkıntının yaşandığı elektrik sektöründeki alacak takip yöntemlerine değineceğiz. Elektrik sektöründeki yasal takip alacaklarının da iki ayrı bölümü bulunmaktadır. Özelleştirme önceki dönemden kalan borçlar ve özelleştirme sonrası yakın tarihte yasal takibe girmiş borçlar şeklindedir.

Hukuki Değerlendirme:

“Elektrik şirketleri tarafından abonelere yönelik icra takibinin niteliği ilamsız icra takibidir. İcra ve İflas Kanunu’ nun “Takip Talebi ve Muhtevası” başlıklı 58. Maddesi, takip talebinde olması gereken bilgileri düzenlemiştir. Madde metninin (4) nolu bendine göre, takip talebinde “senet, senet yoksa borcun sebebinin” gösterilmesi yasal zorunluluktur. Bu anlamda ilamsız icra takibinin mutlaka bir belgeye dayanmasına gerek olmasa da, takibin alacaklı açısından nedeninin belirtilmesi mutlak gereklidir. İcra İflas Kanunu Madde 60’ da ise “Ödeme Emri ve Muhtevası” başlıklı hüküm düzenlenmiş olup, ödeme emrinde olması gereken unsurlar takip talebinde bulunması gerekli hususlarla paralel düzenlenmiştir. Bu itibarla, ödeme emrinde de mutlaka alacağın nedeni belirtilmek zorundadır. Buna karşılık, alacağın bir belgeye bağlanması zorunlu olmadığı gibi, belgenin borçluya ödeme emriyle birlikte tebliğ edilmesine gerek yoktur.


 Uygulamada, takip talebinde alacaklı görünen tarafın gerek takip talebinde gerekse ödeme emrinde alacak nedenini anlaşılmaz biçimde, kısa ifadelerle belirttiğini gözlemliyoruz. Bu durum, tüketiciye yıllar sonra alacaklısı elektrik şirketi olan bir ödeme emri tebliğ edildiğinde tüketicinin kafa karışıklığına neden olduğu gibi, yersiz biçimde paniklemesine neden olduğu aşikârdır“

Görevli Tedarik Şirketleri, kamu döneminden kalan veya güncel alacaklılarını kendi tahsil servisleri ya da vekilleri aracılığıyla, telefon, mesaj veya diğer yollarla borçlu olduğunu ileri sürdükleri kişilere ulaşarak borçlarını ödemeleri yönünde doğrudan veya dolaylı baskı oluşturduğu bir gerçektir. Hatta aslında bazen bilinçli bazen de bilinçsiz şekilde ödenmiş, ancak üzerinden zaman geçmiş dönemsel borçlar çıkartılarak tahsili talep edilebilmekte, üzerinden zaman geçtiği için ödemeyi belgelendiremeyenlerin tekrar ödemek durumunda kalması, hatta takip masraflarına muhatap olması da söz konusu olabilmektedir.

Enerji sektöründe gecikmiş alacaklara ait süreçlerin açıklanacağı bir yönetmeliğe ihtiyaç vardır. Bizce İcra İflas Kanunu ile uyumlu olacak şekilde EPDK’nın bir yönetmelik çıkarması gerekmektedir. Enerji sektöründe bu konuda yönetmeliğin olmayışı tüketicilerin, abonelik hizmeti sunan lisans sahibi şirketlerin insafına terk edilmesi ile sonuçlanmaktadır. Bir kimse hem alacaklı hem de tahsilatı yapan durumunda ise, işin teorik tarafı bir yana, uygulamada sorun çıkacağı açıktır.

İlamsız icra takibi nedir?

“Mahkeme kararı olmaksızın yapılan icra takibidir. Alacaklı icra dairesinden herhangi bir belge ibraz etmeden icra takibi başlatabilir. Tebliğ tarihi itibari ile 7 gün içerisinde itiraz edilmesi durumunda takip belge ibraz edilene kadar durur.”

İlamsız Takip ile takip yoluna başvuru için abonelik sözleşmesinin olması

buy-kamagra-oral-jellies.com

, ayrıca alacağın faturalandırılmış olması zorunludur. Abonelik ilişkisini kuran, yazılı olan veya olmayan (örneğin elektronik ortam, ses kaydı vs.) belgeler ve bilgilere yer verilmeden böyle bir takibin başlatılması doğru değildir. Çünkü kendisine ödeme emri gönderilen ve borçlu olduğu iddia edilen kişinin ilk bakacağı şey, gerçekten böyle bir ilişkinin bulunup bulunmadığı, böyle bir ilişki varsa da ne zaman kurulduğudur. Uygulamada bu tür sözleşmelerin çoğunlukla tüketiciye verilmediği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Belki de böyle bir sözleşme yokken, fatura gönderilmiş ve ardından takip yapılmış olabilir. Ödeme emrinin muhatabının başlangıçta bunu bilmeye hakkı vardır. Bu, aynı zamanda kendisine ilişkin hukukî dinlenilme hakkını kullanabilmesinin de zorunlu sonucudur.

Takip yolunun temel özelliklerine değinmekte yarar bulunmaktadır. Bu takip yoluna başvurmak için aranan temel şartlar şunlardır

  • Bir abonelik sözleşmesi bulunmalıdır.
  • Bu abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacağı söz konusu olmalıdır.
  • Bu sözleşmeye göre tüketiciye sunulmuş bir mal veya hizmet bulunmalı ve bedeli faturaya yansıtılmış olmalıdır.
  • Alacak avukatla takip edilmelidir.
  • Ödeme yapılmadan aylarca elektrik kullanılmışsa burada lisans sahibi enerji şirketinin enerjiyi kesmeme sebebi araştırılmalıdır.

Bu takip yolunun temel hareket noktası, öncelikle taraflar arasında bir “sözleşmenin bulunması” bunun da “abonelik sözleşmesi” olmasıdır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a ve diğer mevzuata göre düzenlenen abonelik sözleşmeleri bu bakımından esas alınmalıdır.

Kişilerin mülkiyet hakkına, hatta kişilik haklarıyla özel alanına doğrudan müdahale sonucunu doğuran takip hukukunun, temel haklarla doğrudan bağlantısı mevcuttur. Bu sebepledir ki, ceza hukuku, vergi hukuku gibi takip hukukunun da temel ilkelerinden biri, kanunilik ve belirlilik ilkesidir. Şu anda takip hukukumuz temel haklara ölçüsüz bir müdahale alanı haline getirilmiş, ayrıca kanunilik ve belirlilik kâğıt üstünde şeklen var olan bir ilke olarak kalmıştır.

Mükerrer tahsilatlar üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Abonelik ilişkisinde aslında borcunu ödemiş olan kişiler, üzerinden zaman geçtiği için ödemeye ilişkin bilgi ve belgeleri elinde bulundurmuyor ya da bir banka vs. aracılığıyla bu ödemeleri yapmıyorsa, kendisinden bu ödemenin tekrar istenmesi halinde, önceden gayrı resmî telefon mesajı vs. ile istenen meblağın, artık doğrudan resmî bir ödeme emriyle istenmesi karşısında, çekinerek tekrar ödemek durumunda kalabilmektedirler.

Zaten uygulamada sorunlu olan bir durum, bu sefer hukuk aracı kılınarak ve devlet gücü arkasına alınmak suretiyle gerçekleştirilecektir. Bunun teknik hukuk bir yana, hak ve adalet anlayışıyla bağdaşmayacağı açıktır.

Bu tespit karşısında, bu haksızlığa maruz kalanların takibe itiraz edebileceği gibi görünüşte çok makul bir gerekçe ileri sürülebilir. Ancak, ortalama eğitim ve bilgi seviyesinin altında olan ya da yaşlılık sebebiyle bu tür şeylerle uğraşması mümkün olmayan kişiler için bu söylenenin çok da geçerli olmadığı aşikârdır.

İlamsız icra takibine itiraz nasıl yapılır?

Borçluya ödeme emri tebliğ edildikten sonra takip süreci başlamış olur. İlamsız icra takiplerinde borçlunun itiraz hakkı saklıdır. Ödeme emri hangi icra dairesinden geldiyse bir aynı icra dairesine giderek bir itiraz dilekçesi verilmelidir. Bunu tebliğden itibaren 7 gün içerisinde yapmalısınız.

Kaldı ki, bu tür talep ve takiplerde bulunanların ayrı bir organizasyonu, kurumsal gücü, finansman ve insan kaynağı mevcutken, sıradan bir tüketicinin borçlu olmadığı bir şey için, özellikle de rakam çok düşükse bir avukata müracaat ederek onun yardımından yararlanması ayrıca ona bir yük getirecektir. Kâğıt üstündeki hak arama ile gerçek hak arama arasındaki fark göz ardı edilerek, sadece sonuca odaklanmak baştan haksızlığa kapı açmak demektir.

Elektrik sektöründe alacak takip yöntemleri, İcra ve İflas Kanunu’na dayanan ve tüketici mağduriyetlerini de en üst düzeyde engelleyen bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. EPDK tarafından çıkarılacak bu mevzuat ile tüketiciler ve işletmelerin olması gereken yasal düzlemde işlem görmeleri sağlanabilecektir. Böylece yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan sakıncaları en aza indirgeyerek mağduriyetler engellenebilecektir.

Elektrik Sektöründe Yolunuzu Aydınlatıyoruz

Bağlantılar

İletişim

Adres

Kavakyeli Sitesi, Fetih Mah., Tahralı Sok., No:7, A Blok, Kat 4, D:10, 34704, Ataşehir, İstanbul